Günümüzden 97 yıl önce, çoklarının ütopya sandığı, burjuvazinin ise korkusunu iliklerinde hissettiği olay gerçekleşti: Julien takvimiyle 25 Ekim, yeni takvime göre 7 Kasım 1917’de Rusya işçi sınıfı Bolşeviklerin önderliğinde hakim sınıfların iktidarına son verdi.
Bu sıradan bir iktidar değişikliği değildi. İşçi sınıfı, insanın insan tarafından sömürüsüne son vereceği yeni bir dünya düzeni kurmak üzere kararlı bir adım atmıştı.
Ekim Devrimi ile kurulan proletaryanın modern devletinin ilk anayasası, insanlar ve uluslar arasındaki her türlü eşitsizliği ortadan kaldırıyor, sömürü sisteminin temelinde yatan topraklar ve üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete nihai olarak son veriyordu. Bütün toprakların, su kaynaklarının, fabrikaların, madenlerin, demiryollarının, kısacası ülkenin tüm değerlerinin halkın tümüne ait olduğunu ilan ediyordu.
Proletarya, bu hedefleri gerçekleştirmek için, bütün burjuva devlet aparatını, bürokratik mekanizmayı tamamen yıktı. Ezen ve sömürenlerin parlamentosunu dağıttı, onun yerine işçi ve köylüleri doğrudan temsil edecek olan Sovyet sistemini getirdi.
İnsanlık tarihinde yepyeni bir çağ açacak olan bu devrime karşı sadece burjuvazi ve Rus İmparatorluğu’ndaki her türden sömürgen sınıflar değil, aynı zamanda dünyanın tüm emperyalist ülkeleri elbirliğiyle saldırıya geçtiler. Ne var ki, işçi sınıfı, ezilen ve sömürülen emekçi yığınların en ileri temsilcilerini de yanına alarak bu saldırıları göğüslemeyi başardı. Kendi iktidarını kurabilecek güce sahip olduğunu ispatladı.
Sovyet iktidarı sadece ülke çapında sömürüye son vermekle, yurttaşlar arasında eşitliği sağlamakla kalmadı. Aynı zamanda değişik ulusların eşitlik temelinde birarada yaşayacağı bir sistem de kurdu. Bununla da kalmadı, dünya çapında işçi sınıfının mücadelesine destek oldu. Emperyalizmin hegemonyasına baş kaldıran ulusal bağımsızlık hareketlerinin de tek destekçisi oldu.
Anadolu topraklarındaki emperyalist işgale ve çürümüş padişahlık sistemine başkaldıran başını burjuvazinin çektiği bağımsızlık hareketi de bu destek sayesinde başarıya ulaşarak yeni bir cumhuriyet kurabildi.
İşçi sınıfının iktidarı kısa zamanda maddi yıkıntılarla dolu topraklarda ileri bir sanayi devi, sefalete sürüklenmiş milyonlara da insanca yaşam koşulları yarattı. Cehalete mahkum edilmiş yığınları aydınlığa kavuşturdu; o güne dek her türlü eğitimden mahrum edilmiş emekçi yığınlara eşit eğitim hakkı, meslek edinme olanağı sundu. Yüzyıllardır ezilen işçi, köylü, emekçi insanlar, her türden ayırım tanımayan, onur sahibi eşit yurttaşlar olarak yaşamaya başladılar. Devletin en üst kademelerine yönetici görevler aldılar. Kısacası, kapitalizm koşullarında hakim sınıfları korkudan titreten ne varsa gerçekleşti.
Ekim Devrimi’nin açtığı yolda ilerleyerek kurulan Sosyalist sistemin varlığı da dünya çapında işçi sınıfının, emekçi yığınların hak ve özgürlükler mücadelelelerinin enerji kaynağı oldu. Emperyalizmin saldırganlığına karşı sağlam bir duvar ördü, barış savaşımının kalesi oldu. 90’lı yıllarda içte ihanet ve basiretsiz yönetimler, dıştan da emperyalizmin saldırılarıları sonucu uğradığı yenilgi sonu dünyanın ne hale geldiği ortada. Sosyalist sistemin yıkılışıyla azgınlaşan tekelci sermayenin işçi sınıfının hak ve özgürlüklerine karşı başlattığı saldırıların en çarpıcı örneklerinden birini de Almanya’da yaşadık, yaşıyoruz.
Ne var ki, Ekim Devrimi ile birlikte burjuvazinin iktidarına son verilmekle, emperyalist ülkeler zinciri
kırılmakla kalmamış, insanlık tarinde yeni bir çağ, Sosyalist Devrimler Çağı başlamıştır. Ne sosyalist sistemin yıkılışı, ne de tek tek ülkelerdeki işçi sınıfının kayıpları ve günümüzdeki güçsüzlüğü bu gerçeği değiştiremez. Ekim devrimi ile birlikte işçi sınıfı, insanlık tarihinin bu en modern sınıfı, buzu kırmış, yolu aşmış oldu.
Günümüzde sömürüye, faşizme, dinci gericiliğe ve emperyalist savaşlara karşı verilen mücadelenin adresi dün olduğu gibi gene sosyalizmdir!
İşçi sınıfı ve emekçi yığınlar kapitalizmin yarattığı karanlığa boyun eğmeyecekler. Er ya da geç, tüm parlaklığıyla belleklerine kazınmış olan bu yoldan yürüyecekler.
Ülkelerinde burjuvazinin iktidarına, kapitalist sisteme son verecek, sosyalizme, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyaya doğru ilerleyecekler!
06.11.2014
KP Almanya Komitesi